Almanya, Tayvan Dışişleri Bakanlığı ve İsrail, söz konusu eylemi sert bir dille kınarken, olay Tayvan iç siyasetindeki gerilimleri de yeniden gündeme taşıdı.
Sorgu Öncesi Nazi Sembolü ile Kamuoyunun Karşısına Çıktı
Tayvan’da milliyetçi eğilimleriyle bilinen Kuomintang (KMT) partisine bağlı aktivist Sung Chien-liang, hakkında açılan bir soruşturma kapsamında Yeni Taipei Bölge Savcılığı’na ifade vermeye çağrıldı. Ancak Sung’un kamuya açık şekilde Nazi sembolleriyle savcılığa gelişi büyük tepki çekti. Aktivist, kolunda Nazi pazubandı taşıdı ve elinde Adolf Hitler’in “Mein Kampf” adlı eserinin Çince çevirisini tuttu. Ayrıca kamuoyu önünde Nazi selamı verdiği görüntüler sosyal medyada hızla yayıldı.
Sung, bir milletvekili hakkında başlattığı geri çağırma kampanyasında imza sahtekarlığı yapmakla suçlanıyor. Kampanya hedefinde, iktidardaki Demokratik İlerici Parti’nin (DPP) bir üyesi olan milletvekili Lee Kuan-cheng bulunuyor. Savcılık sorgusunun ardından Sung, kefaletle serbest bırakıldı. Yetkililerin aktardığına göre, Sung ifadesi sonrası Nazi sembolleri taşımaktan vazgeçti.
Almanya’dan Sert Açıklama: “Utanmaz Bir Gösteri”
Tayvan’da Almanya’nın fiili diplomatik temsilciliği görevini üstlenen Taipei’deki Alman Enstitüsü, Sung’un Nazi sembolleriyle sergilediği davranışı “utanmaz” olarak tanımladı. Kurumdan yapılan açıklamada, “Bu eylemi mümkün olan en güçlü şekilde kınıyoruz. Tayvan toplumundan gelen açık destek için minnettarız” ifadelerine yer verildi. Açıklamada, Nazi rejimi döneminde milyonlarca insanın zulme uğradığı ve Holokost’un insanlık tarihinin en karanlık suçlarından biri olduğu vurgulandı.
Almanya’da Nazi sembollerinin kullanılması, teşhir edilmesi veya Nazi selamı verilmesi yasalarla açıkça yasaklanmış durumda. Bu nedenle Almanya, bu tür eylemlere karşı uluslararası düzeyde de sıfır tolerans politikası izliyor.
Tayvan Dışişleri Bakanlığı: “Şiddetle Kınıyoruz”
Tayvan Dışişleri Bakanlığı da yaşanan olaya sert tepki gösterdi. Bakanlık, Nazi sembollerinin kişisel görüş ifade etmenin uygun bir yöntemi olmadığını vurgulayarak, bu tarz bir eylemi "şiddetle kınadığını" bildirdi. Açıklamada, Nazi sembollerinin temsil ettiği önyargı, nefret ve ayrımcılığın, tarihte büyük acılara yol açtığı ve bu tür ideolojilere toplumda yer verilmemesi gerektiği belirtildi.
İsrail Temsilciliği: “Nefretin ve Irkçılığın Simgesi”
Tayvan’daki İsrail Ekonomi ve Kültür Ofisi Temsilcisi Maya Yaron da Sung’un eylemine karşı güçlü bir açıklama yaptı. Yaron, Nazi sembollerinin nefreti, ırkçılığı ve aşırı şiddeti temsil ettiğini ifade ederek, bu tür sembollerin hiçbir şekilde meşrulaştırılamayacağını dile getirdi. İsrail, Holokost’un doğrudan muhataplarından biri olarak bu tür sembollerin yayılmasına karşı özellikle hassasiyet gösteriyor.
KMT: “Nazizm’e Karşıyız, DPP Tarihi Çarpıtıyor”
Muhalefetteki Kuomintang (KMT) partisi ise kamuoyuna yaptığı açıklamada her türlü Nazizm, faşizm ve totalitarizme kesin olarak karşı olduklarını vurguladı. Parti, demokrasiye, insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne bağlılıklarını yeniden teyit etti. Ancak KMT, aynı zamanda iktidardaki Demokratik İlerici Parti’yi (DPP) kamuoyunu manipüle etmekle ve tarihi çarpıtmakla suçladı. Açıklamada, Sung’un eyleminin DPP tarafından siyasi avantaj sağlamak amacıyla abartılı biçimde gündeme getirildiği iddia edildi.
Siyasi Gerginlik Derinleşiyor
Tayvan siyasetinde KMT ve DPP, yalnızca iç politikada değil, dış ilişkiler konusunda da ciddi görüş ayrılıklarına sahip. 1949’da Çin İç Savaşı’ndan sonra Tayvan’a çekilen KMT, uzun yıllar adayı tek parti yönetimiyle idare etti. Parti, günümüzde anakara Çin ile daha yakın ilişkiler kurulmasını savunuyor. Öte yandan 1986 yılında kurulan DPP, Tayvan’ın halihazırda egemen bir ülke olduğunu savunuyor ve ABD ile Japonya gibi demokratik müttefiklerle daha güçlü bağlar kurmayı hedefliyor.