Taner İşeri Yazdı: Nasıl Öleceğimi Bilmiyorum.

    Yaşadığınız ülke size ne vaat ediyor? Huzur, mutluluk, güven, sosyal bir hayat, harika bir iklim, adil bir yaşam, gerçekten ne vaat ediyor? Sosyo - kültürel olarak gelişmiş, eğitim anlamında doğruları yapan, adalet mekanizması haklıdan yana, yenilenen dünya ile bütünleşmiş bir ülkede yaşıyorsanız eğer, şanslısınız. Ya tam tersi bir ülkede iseniz, işte o zaman işiniz Allaha kalmış demektir. Henüz gelişimini tamamlamamış, gelişmekte olan veya gelişmeye direnen bir ülkedeyseniz ne zaman ne yaşayacağınızı kestiremezsiniz. Belki birçoğunuzdan itiraz gelecektir ama sözümü söylemekten çekinmeyeceğim, ben maalesef gelişimini tamamlayamadığı gibi gelişime de direnen bir ülkede, Türkiye’de yaşıyorum..

    İnsan yaşadığı yerin güvenli olmasını ister. İkamet ettiği binanın, çalıştığı iş yerinin, yaşadığı mahallesinin kısaca tüm çevresinin güvenli olmasını ister. Çok basit gibi görünen bu istekler günümüz Türkiye’sinde maalesef lüks tanımına girdi. Türk Dil Kurumuna göre güven; korku, endişe ve çekince duymadan inanma ve bağlanma duygusu, tehditlerden uzak ve korunuyor olma durumu olarak ifade edilebilmektedir. Peki, biz bulunduğumuz şehirde güvende miyiz? Hadi biraz hafızamızı yoklayalım. Bundan on sene önce Ankara’nın göbeğinde barış mitinginde toplanan yurttaşlarımızdan 103 kişi bir terör örgütünün bombalaması ile hayatını kaybetti. 6 Şubat depremlerinde Türkiye'de en az 53.537 kişi hayatını kaybetti. İzmir'in Konak ilçesinde kentteki şiddetli yağmurdan kaçmaya çalışan iki kişi elektrik akımına kapılarak yaşamını yitirdi. Daha bundan bir ay önce sömestr tatili için (yangına dair hiç bir önlemin alınmadığı ama geceliğine 30000 lira alınan) “lüks” bir otele konaklamaya giden 73 kişi hayatını kaybetti bu ülkede. Sokak hayvanlarına sahip çıkmasıyla tanınan 81 yaşındaki Ülker Güleryüz, Ankara’nın Altındağ ilçesinde çıkan şüpheli bir yangında hayvanlarıyla birlikte hayatını kaybetti. Kuzey Irak’ta terörle mücadelede hayatını kaybeden şehitlerimiz, kadın cinayeti ile ölenlerimiz ile sizce ne kadar güvendeyiz? Yukarıda yazdıklarım ilk anda aklıma gelenler. Bu kadar çok ve çeşitli ölümün gerçekleştiği başka bir ülke var mıdır, bunu bilemem. Peki, bu kadar ölüme rağmen bir akıllanma, bir özeleştiri bir istifa yaşanmaması sizce de tuhaf değil mi?

    Belki öğrenilmiş çaresizliktir yaşadığımız belki de duyarsızlığımızdır. Ama bir gerçek var ki o da; kaldırımda yürürken elektrik akımına kapılarak, imar barışı adı altında dayanıksız ama yapı kullanım izni verilmiş evlerimizde, genç yaşta askerlik yaparken, pazarda alışveriş yaparken, suçu tespit edildiği halde tutuklanmayan bir kişi tarafından, evden uzaklaştırılan eş tarafından çocuklarının önünde ölüyoruz, öldürülüyoruz.

Bu ülkede ben nasıl öleceğimi bilmiyorum, siz biliyor musunuz?