Nurcan Erol Yazdı; Zaman da,Ne zaman ?

Zaman da,Ne zaman ?

Duygusal ilişkilerimizi zamana bırakmak, kaçınılmaz sonu ötelemekten başka bir şey değildir.

Bazen bir ilişkinin sorumluluğunu üstlenemediğimizde, bazen karşımızdakinden duygusal olarak uzaklaştığımızı hissettiğimizde kullanırız zamana bırakmak cümlesini. Peki, zamana bırakmak olgunluk mu, çaresizlik mi, güvensizlik mi, duygusuzluk mu, yoksa büsbütün tükenmişlik midir?

Zamana bırakılan hiçbir şey kendi kendine yoluna giremeyeceğine göre, yoğun bir tükenmişlik içerir. Zamana bırakıp düzelmesini beklemek, suçu zamana atmaktır.

Sonsuza kadar yaşayacağımızın garantisi varmış gibi, zamanı biz yönetiyormuşuz gibi tanrıcılık oynarız. Ama zamanında bir kullanma süresi vardır.

Zamanında sulanmayan çiçek solar, azıcık soğusun diye bıraktığın çayı çok bekletirsen fazla soğur. Kısacası zaman soğutur.

Bazen sıcak bir çayı, bazen güzel bir yemeği, bazen de içten duygularını..

Zamana bırakılan hiçbir şey aynı kalmaz. Zamana bırakmak denen şey bırakan kişi için bir koruma kalkanı olmakla birlikle, zamana bırakılmış kişi için bir gözden çıkarılmadır.

Emek verilerek, çaba gösterilerek ilmek ilmek işlenerek bir yere getirilen ilişkiyi zamana bırakmak, bir tükeniştir aslında. Bitti diyemediğimiz, duygularımdan emin değilim diyemediğimiz, belki de artık seninle olmak istemiyorum diyemediğimiz için zamana bırakalım deriz.

“Zaman kazanmak!” için söylenen bu klişe, karşı tarafın duygularından, hayata duyduğu heyecandan, insanlara olan güveninden çalar.

Siz bu sözü söyleyip uzaklaştığınızda taşınamayacak bir yük bırakırsınız aşktan yorgun yüreklere. Siz yolunuza gidersiniz peki ya kalan ?

Benden sonrası tufan diyerek çıkılabilir mi bir ilişkiden?

Bencilce, sonrasını düşünmeden, kaçarcasına giderken olur da dönersem diye bıraktığın kişi aynı duygu yoğunluğu ile sizi bekliyor olacak mı?

Bir yazarın dediği gibi, “sen beni zamana bırakıyorsun da peki ya, zaman beni sana bırakacak mı?