Almanya Genelkurmay Başkanı Carsten Breuer, Rusya’nın 2029’da Avrupa’ya yönelik saldırı planları yürüttüğünü iddia ederek savunma stratejilerinde köklü değişikliklere gidilmesi gerektiğini vurguladı. Breuer, “2029’da savaşa hazır olmalıyız” diyerek, Doğu’dan gelen tehdit ışığında esnek ve teknolojik donanımlı savunmanın önemine dikkat çekti.
Soğuk Savaş dönemindeki geleneksel yöntemlerin artık uygun olmadığını, modern stratejilerle donatılan planların daha etkili bir savunma sağlayacağını belirtti. NATO üyesi ülkeler arasında yakın iş birliği ve savunma bütçesinin artırılmasının elzem olduğunu ifade etti. Genelkurmay Başkanı, yalnızca askeri personelin değil, tüm toplumun bu senaryoya karşı hazırlıklı olması gerektiğini dile getirdi. Bu uyarı, artan jeopolitik gerilimler ve belirsizlikler ışığında, savunma politikalarının yeniden değerlendirilmesi gerekliliğini ortaya koyuyor.
Uzmanlar, teknolojik yeniliklerin ve uluslararası koordinasyonun, savunmanın güçlendirilmesinde kritik rol oynayacağını vurguluyor. Bu açıklamalar, Avrupa'nın güvenliğini sağlamak için acil ve koordineli adımlar atılması gerektiğini ortaya koyuyor. Ülkeler, ortak savunma stratejileri geliştirerek potansiyel tehditlere karşı daha dirençli hale gelebilir. Savunmada esneklik ve teknoloji, geleceğin güçlü savunmasının vazgeçilmez anahtarıdır.
Almanya Genelkurmay Başkanı Carsten Breuer, Rusya ile savaş senaryolarının yalnızca korku yaratmak amacıyla yapılmadığını, ciddi bir tehdit unsuru oluşturduğunu belirtti. Breuer, “Durum çok ciddi. Putin, planlarını sistematik olarak uyguluyor ve silahlanma süreci kesintisiz devam ediyor. Savaşın çıkma olasılığını önümüzdeki dört yıl içerisinde yüksek olarak değerlendiriyorum. Bu yüzden, kendimizi olabildiğince iyi hazırlamalıyız.
Bu hazırlık sadece askeri personel için değil, tüm toplum için geçerlidir” dedi. Başkan, devletin yanı sıra sivil toplumun da, uluslararası iş birliği ve stratejik adımlar atması gerektiğini vurguladı. Böylece, ulusal güvenliğin sağlanması için tüm kamuoyunun bilinçlenmesi ve koordineli hareket etmesi önem kazanıyor. Bu çağrı, artan gerilimler karşısında ülkenin savunma stratejilerinin güçlendirilmesi gerekliliğini ortaya koyuyor.
Breuer ayrıca, mevcut uluslararası kriz ortamı göz önünde bulundurulduğunda, devletlerin ve müttefiklerinin birlikte hareket ederek savunma yatırımlarını artırmasının, krizlere karşı dirençli bir yapı oluşturulmasında hayati rol oynayacağına dikkat çekti. Bu stratejik yaklaşım, hem ulusal hem de bölgesel güvenliğin teminatı niteliği taşımaktadır. Ve bu, bir zorunluluktur.