Defolu Aşklar
Bir mağazaya gittiğimizde genellikle en güzel, en sorunsuz, en hatasız ürünleri almak isteriz. Her yanına bakarız çünkü yanılmak istemeyiz; özelliklerine, kullanışlı olup olmadığına ve daha birçok şeye dikkat ederiz. Mesela bir kıyafet alacaksak ve ona hatırı sayılır bir para ödeyeceksek, bir defosu olup olmadığına özellikle çok dikkat ederiz. Ne kadar dikkat edip özenerek alsak bile, ne olur ne olmaz diye değişim kartını da koydururuz 25 kuruşa aldığımız poşetin içine. Ancak ürünü aldıktan sonra, alırken göstermiş olduğumuz itinayı çoğu zaman ona gösteremeyiz. Onun bize ait olduğunu bildiğimizden oldukça hoyrat davranırız. Yıpratabilir, kırabilir veya bozabiliriz, tıpkı hayatımıza kattığımız insanlara yaptığımız gibi.
İlişkiler de böyledir. Bir insanı hayatımıza katarken de ince eleyip sık dokuruz, detaylarda boğulacak kadar bakarız. Onda bir "defo" ararız. Eğer gözümüze batan bir defosu yoksa, bu süreç evlilikle sonlanabilir. Peki ya gözümüzden kaçan, gönlümüzün görmediği bir defosu varsa ve biz onu çok sonra fark edersek ya da biz bu ilişkinin içinde defolar yaratıyorsak, o zaman ne yapacağız? Kıyafetin bir değişim kartı vardı ve onu değiştirmek mümkündü; ya ilişkiler? Onda da ufak bir defo olduğunda değiştirebilecek miyiz? Peki bu ilişki, kendi yarattığımız defolar nedeniyle çıkmaza girdiyse o zaman ne yapacağız? Bu durumu kabul edip hayatımıza yeni bir akış mı belirleyeceğiz yoksa defolu sevişmelerin eşlik ettiği, defolu aşklar yaşamaya devam mı edeceğiz?
Alın size ilişki sorunsalı: Bir ilişkide kalmaya uğraşmak, ne olursa olsun devam ettirmeye çalışmak bir boşluğa düşmek istemiyor oluşumuzdandır. Olmadığını, olamayacağını, sürmeyeceğini bile bile... yeni defolar yaratarak...