ZOR OLAN EVLİLİK Mİ, YOKSA BİZ MİYİZ?

Bir çok insan dahil olur hayatımıza, adına "kader" denilen akışta.
Kimisi arkadaş, kimisi dost, kimisi sevgili, kimisi ise eşimiz olur. Hayatımıza dahil olan herkesle sonuna kadar devam etmek üzerine bir plan yaparız, sanki bu mümkünmüş gibi. Özellikle evlilikle sonlanan dahil olmalarda, aşkın da büyüsüne kapılarak hiç bitmeyeceğini düşünerek yaşarız hikayemizi.  Evlilik teoride planlan pek çok şeyin pratikte tam bir karşılığının olmamasına denir. Evlilikler genellikle aşk, heyecan ve tutku ile  başlar. İlişkinin ilk birkaç yılından sonra aşk yerini sevgiye, heyecan yerini bağlılığa, tutku yerini tekdüzeliğe bırakır. İlişki biraz daha ilerledikten sonra sevgi yerini alışkanlığa, heyecan yerini başka heyecanlara, tutku ise yerini boşvermişliğe bırakır.Tüm bu duyguların tam ters yöne doğru evrilmesinde elbette hem kadının hem de erkeğin eşit ölçüde dahli vardır. Fakat kimse bu sorumluluğu üstlenmek istemez. Hani o "incir çekirdeğini doldurmayan" nedenler vardır ya işte o nedenlerden dolayı başlar tüm tartışmalar.  Asıl nedenler ise o kadar basit değildir elbette. Biz o incirin çekirdiğine söylemediğimiz sorunlarımızı sığdırırız, hazır fırsat varken. 

"Artık heyecanım yok" 
"Kendini saldın" 
"Çok umursamazsın" 
"Beni ihmal ediyorsun" diyemeyiz. Peki ne deriz? 
"Arkadaşların daha önemli sanırım."  "Telefonla çok vakit geçiriyorsun." 
"Hep böyle geç mi geleceksin?" deriz. Hasılı evlilik içinde "gerçek" sorunlarımızı hiçbir zaman tam olarak ifade etmeyiz. Bu sorunları cok açık bir şekilde  konuşmamak ilişkiyi  yıpratır. Bir evliliği sağlıklı bir şekilde  ayakta tutacak en önemli unsur konuşmaktır. Her seyi ama her şeyi bütün açıklığıyla konuşmaktır. İletişim ne kadar net ve yalın olursa ilişkiler o kadar sorunsuz devam edecektir. Yani 
"Niye annenleri çağırdın?" yerine 
"Bugün seninle yalnız olmak isterdim" dediğinizde 
"Sana giyecek birşeyler alalım"  dediğinde, "Ne gerek var" yerine 
"Benim için birseyler yapman hoşuma gidiyor" dediğinizde,
"Tatile mi gitsek' dediğinde 
"Paramız yok" yerine  "Evet güzel olur, imkanlarımıza uygun bir yer bulalım" dediğimizde, birseyleri toparlamak daha mümkün olabilmektedir. Farklı sosyo-kültürel  yasanmışlıklardan gelerek, ortak bir yaşamı sorunsuz, sıkıntısız, çok mutlu bir şekilde yürütmek elbette çok zordur. Lakin, zaten zor olan değil midir onu kıymetli yapan? Uzun lafın kısası evlilikte de her şey yolunda gitmez bazen. Asıl önemli olan, yolunda gitmeyen şeylere rağmen birbirlerini seven insanların varolmasıdır.