Yusuf Akın yazdı; Puhu'ların sessizliği

Kim derdi ki derdi olan kalır yalın ve sessiz.
Herşey çok gürültücü bir tek toprak kimsesiz.
Uçsuz bucaksız evrende savrulan küre kaya.
Bilinçsiz, birazda sen sırtını meçhule daya.
Koşuşturmalar var, kaçan nesneler peşinde.
İnsan ancak kendini bulur, ararsa ruh eşinde.
Azgın dereler gibi erdemleri bir bir harcayan.
Göz kapalıysa hiçbir hakikat köre olmaz ayan.
Salınmış akıl ve bilinç, bir sokak serserisi.
İş işten geçer, sonra gelir cahilin ilham perisi.
Sokaklar ruhu çekilmiş obez iskeletler dolu.
Farkındalıktır, kötülüğü defetmenin çabuk yolu.
Azık olarak bir insana sevgi, aşk ve adalet yeter.
Kartallar leş peşinde, ilkesiz kargadan beter.
Geçmiş ömür üzerinden paslı törpü dişleriyle.
Sahte cennetler müjdeliyor, bel altı işleriyle.
Bir yamyam kazanı gibi kaynıyor doğu ve batı.
Gönül gözü kapanmış, bir paslı çividen katı.
Sahiden sabahlara ulaşmayı bekleyen kitleler.
Kör kuyudan su içmek isteyen filden de sefiller.
Dikiş tutmaz yırtık bir muşambadan da kötü.
Kim kollayacak, dalları bataklığa inmiş söğütü.
Arsız fareler çuval kemirir, suya batmış gemide.
Ne hak dinler, ne hukuk, ne geniş sizdeki mide.
Şimdi deniz durgun, gök açık, toprak tavında.
Gözleri dört açık puhu'ların, karasinek avında.
Puhu'ların sessizliği edeptendir, biz iyi biliriz.
Geceden on kaybolsak, sabaha onbin geliriz.