Almanya'da seçimlere üç hafta kala siyasi atmosferde ciddi bir gerilim gözlemleniyor. Hristiyan Demokratların favori başbakan adayı Friedrich Merz, aşırı sağcı AfD ile asla işbirliği yapmama sözü verirken, göç karşıtı yasa tasarısının AfD desteğiyle meclisten geçmesine destek vermesi nedeniyle eleştirilerin odağında. Merz, demokratik anayasal düzeni korumak adına AfD'ye karşı oluşturulan "savunma hattını" delmekle suçlanıyor.
Bu hamle, hem muhafazakar seçmenler hem de muhalefet tarafından büyük hüsranla karşılandı. 23 Şubat'taki genel seçim öncesinde yaşanan bu siyasi deprem, seçim sonrası için karamsar senaryoların kapısını aralıyor. Siyasi rakipler, Merz'in stratejisinin Almanya'nın demokratik değerlerini zedeleyebileceğini ve seçmenler arasında derin bölünmelere yol açabileceğini savunuyorlar. Bu gelişme, ülkenin siyasi geleceği hakkında endişeleri artırırken, seçimler sonrasında belirsizlikleri beraberinde getirecek.
Merz'in bu tutumunun, seçmenler ve siyasi çevreler arasında yoğun tartışmalara neden olması, Almanya'nın seçim atmosferinde ciddi belirsizlikler yarattığını göstermektedir. Siyasi partiler, ülkenin geleceği için daha net ve dayanıklı stratejiler geliştirmek zorunda kalacak. Bu durum, ulusal istikrar için risk teşkil ediyor.
Almanya’da sığınmacılar için aile birleşimini sonlandırmayı ve sınır dışı kararlarında polisin yetkilerini artırmayı hedefleyen yasa tasarısı gündemde yer aldı. Hristiyan Demokrat (CDU) partisinin favori başbakan adayı Friedrich Merz, bu tasarıyla oy toplamak isterken, konuyla ilgili aşırı sağcı AfD'nin de desteğini aldı. Ancak Cuma günü mecliste gerçekleşen hararetli tartışmaların ardından, CDU/CSU’nun sunduğu tasarı 338 evet oyuna karşı 350 hayır oyuyla reddedildi.
Merz’in kendi parti grubundan yaklaşık 10 vekil de yasa değişikliklerine destek vermedi. Eğer tasarı kabul edilebilseydi, yakın tarihte far-right bir partinin oylarıyla bir yasa çıkarılmış olacaktı. Bu oylamadan yalnız iki gün önce, yine CDU/CSU tarafından sunulan göç karşıtı bir önergenin AfD’nin desteğiyle kabul edilmesi, siyasi arenada büyük bir depreme ve ülke genelinde protesto gösterilerine yol açmıştı. Ayrıca, AfD 2017’den bu yana federal ya da eyalet hükümetlerine dahil olamamış, diğer demokratik partiler ise AfD ile herhangi bir işbirliğini reddetmiş durumda.