Cumartesi günü Münih Güvenlik Konferansı kapsamında düzenlenen İngilizce tartışma etkinliğinde, CDU'nun başbakan adayı Friedrich Merz, ABD'nin Alman parlamento seçim kampanyasına müdahale etmesini kesin bir dille reddetti. Merz, ABD'deki başkanlık ve kongre seçimlerine duyulan saygının önemine vurgu yaparak, "Biz ABD seçim süreçlerine saygı duyuyoruz; burada da benzer bir tutum bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
Bu sözler, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance'in konferansta sansasyonel konuşmasının ardından geldi. Merz, açıklamalarında, her iki ülkenin demokratik seçimlere müdahale etmeksizin, kendi seçim süreçlerini özgürce sürdürmeleri gerektiğini belirtti. Konferansta verilen bu mesaj, Almanya'nın seçim özgürlüğüne ve demokratik değerlere verdiği önemi ortaya koyuyor. Merz ayrıca, ABD ve Almanya arasındaki saygı ve işbirliğinin, demokratik normların korunması açısından temel bir unsur olduğunu, uluslararası ilişkilerde istikrarı sağlayan önemli bir değer olarak gördüğünü belirtti.
ABD'li JD Vance'in cuma günü yaptığı açıklamalar, Avrupa'da ifade özgürlüğünün giderek daraldığına dair iddialarıyla Almanya'da geniş yankı uyandırdı. Vance, Almanya’daki siyasi partilere hitap ederken, özellikle seçim döneminde AfD ile işbirliği yapmalarını talep etti. Ancak bu görüş, CDU/CSU adayı Friedrich Merz ve SPD'den Federal Savunma Bakanı Boris Pistorius tarafından sert eleştiriler aldı. Merz, yaptığı açıklamada, demokratik toplumun temel taşı olan ifade özgürlüğünün varlığını sürdüreceğini ve bu hakkın korunmasının elzem olduğunu belirtti.
Bunun yanı sıra, yalan haberler, nefret söylemi ve hakaret içeren ifadelerin, yasal kısıtlamalar ve bağımsız mahkemelerin denetimine tabi olduğunu sözlerine ekledi. Bu açıklamalar, Avrupa'da demokratik normların korunması gerektiğini bir kez daha vurguladı. Bu gelişmeler, siyasi partiler arasında ve kamuoyunda yoğun tartışmalara yol açtı. Eleştirmenler, Vance’in söylemlerinin demokratik değerlere zarar verebileceğini savunurken, Merz ve Pistorius, ulusal egemenliğin korunmasının altını çizdi. Ayrıca, bu tartışmalar uluslararası arenada da yankı buldu ve Avrupa'nın demokratik yapısının ne kadar hassas olduğunu gözler önüne serdi. Bu durum, gelecek seçimlere dair beklentileri de şekillendiriyor.
Benzer şekilde, Boris Pistorius da MSK'da gerçekleştirdiği konuşmada, Vance'in Avrupa'da ifade özgürlüğünün gerilediği yönündeki iddialarının "kabul edilemez" olduğunu ifade etti. Her iki isim de, özgür ifade ilkesinin asla zayıflamaması gerektiğini, ancak bu özgürlüğün yasal düzenlemeler çerçevesinde sürdürülebilir hale getirilmesi gerektiğini belirtti. Bu açıklamalar, Almanya'nın seçim atmosferinde ve demokratik normların korunması hususunda kritik bir dönemeç olarak değerlendiriliyor.