ANNE, DOKTOR VE ÖĞRETMENE YÜKLENEN İMTİYAZLAR
İmtiyaz: Başkalarına tanınmayan özel, kişisel hak veya şart, ayrıcalık. .
Literatürde anlamları bu olsa da. İnsanların hayvanların, hatta doğanın bile imtiyaz hakkı vardır.
İmtiyazın da 3 çeşidi vardır.
1. Doğal imtiyaz.
2. Sonradan kazanılmış imtiyaz
3. Mecburiyetten doğan imtiyaz
1. Doğal imtiyaz: Her annenin çocuğuna karşı imtiyaz hakkı vardır. Annenin imtiyaz hakkı babadan biraz daha fazladır. Bu hak annenin çocuğunu korumak ve geleceği için gözünü kırpmadan, yapamayacağı bir şey yoktur anlamına da gelir.
Bu davranış imtiyazı, yavrusunu koruyan tavukta, kuşta, aslan da, fil gibi memeli ve omurgalı canlılarda görülen doğuştan getirilen doğal bir kazanımdır. Normal bir insan için bu doğal imtiyazlık durumu ölünceye kadar sürer.
İmtiyazlar doğru yönetilmezse, bu kapitülasyonlara dönüşür bir sonraki adımı da gitgide sizi bir virüs gibi sarar esir alır. Kapitülasyon: dilimize Fransızca "capütülation" kelimesinden geçmiştir. Kelime anlamı olarak baş ya da baş eğmek demektir.
Bir anne ve babanın en büyük açık kapısı çocuğuna karşıdır. İmtiyaz hakkını, elinden kaptırırsa kapitülasyon ve prangayla sonuç hüsran olur.
2.Sonradan kazanılan imtiyaz: Doktorluk ve öğretmenlik meslekleridir. Her iki meslek de insanın tamamen vicdanıyla alakalıdır. Bu nedenle doktor, hastasına göre imtiyaz sahibi, öğretmen öğrencisine göre imtiyaz sahibidir.
Pandemi süresince sağlık çalışanlarımız ve doktorlarımız görevlerini sadece para için yapmıyorlar. İnsanın yaşaması temelli aldıkları eğitim bilinciyle kutsal bir iş yapıyorlar.
Bu salgında onlarca doktor ve sağlık çalışanını da kaybettik. İyileşen hastalarını alkışlarla ve mutlulukla uğurlamaları, vicdanlarının iç huzuruydu. Onları toplumun, koruyucu melekleri olarak görüp saygı duymak korumak zorundayız.
Aralarında vicdan ve cüzdan arasında kalanların imtiyaz haklarını kullanarak kapitülasyonlara varan istekleri olabilen istisnaları elbette saymıyorum.
Peki ya öğretmenler!
Onlar bir çocuk için hayata adım atmada anneden ve aileden sonra sonra gelen 2. kişilerdir. Şekli oluşmamış bir hamuru şekillendiren ve yaşamında ona gerekecek donanımları kazandıran toplumu ayakta tutacak en önemli demirbaşlardır.
3. Mecburiyetten doğan imtiyaz: Olması gereken durumlarda önemli ve gereklidir.
İmtiyaz aslında eşitsizliğin başka adıdır. Güzelin çirkine, zenginin fakire, büyüğün küçüğe, erkeğin kadına, tatlının acıya, sağlıklı insanın hasta insana, akıllı insanın akılsıza karşı, imtiyaz hakları, toplumumuzda genel kabul gören görüşler olsa da, toplumun sosyal problemlerinin doğmasına da yol açar.
Öyle bir zaman gelir ve durum olur ki;
Doğanın dengesindeki bütün zıtlıklar aslında eşitliği de doğurur.
Zıtlıklar olmasa tamamlanma olmaz. Bu yüzden yaratılan her şey de bu zıtlıkların bütünleşmesini tamamlanmasını görürüz.İmtiyaz hakkını doğa, zaman zaman eşitliği sağlayacak şekilde, yaşamın sürdürülebilir olması için de kullanır. Mesela; Doğada doğal seçilim diye bir yasa var.
Doğal seçilim, belirli bir türde dış çevreye uyum konusunda daha elverişli özelliklere sahip organizmaların, bu elverişli özelliklere sahip olmayan diğer bireylere göre yaşama ve üreme şanslarının daha yüksek olması ve bunun sonucu olarak genlerini yeni kuşaklara aktarabilmeleri yoluyla işleyen evrimsel mekanizma.
Evrim doğanın değişmeyen bir olgusudur ve bunu biyoloji derslerimizde okutmayı kaldıran ender ülkelerden birisiyiz ne yazık ki.İnsanoğlu doğada ki haklarını, sorumsuzca kullanmamalı, yaşadığı ortamda her şeyin sahibinin kendisi olduğu fikrinden ihtiraslarından, kibirinden vazgeçmelidir.
İmtiyaz haklarımız zıtlıklarımızın tamamlanması yönünde kullanılmalıdır.
Yoksa bu dünya da yaşamanın anlamı kalmaz.