Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti İnsan Hakları Başkanlığınca parti genel merkezinde düzenlenen İnsan Hakları Eğitim Programı'nda yaptığı konuşmada, sosyal medya platformlarının daha önce Türkiye ile ilgili meselelerde çifte standart uyguladığını anımsatarak sert çıkıştı. Erdoğan, son haftalarda sosyal medya şirketlerinin tekel konumlarını dünyadaki hak ve özgürlükleri desteklemek için değil, siyaset ve toplum mühendisliği projelerini hayata geçirmek için kullandıklarını bir kez daha gördüklerini kaydetti.ANKARA (İGFA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti İnsan Hakları Başkanlığınca parti genel merkezinde düzenlenen İnsan Hakları Eğitim Programı'nda önemli değerlendirmelerde bulundu.

Mesele Türkiye olunca aslan kesilen Batılı kurum ve kuruluşların 40 bin insanı katleden İsrail karşısında süt dökmüş kediye döndüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hiçbirisi ortalıkta görünmüyor. Meselenin daha vahim tarafı, bu kurum ve şirketlerin Filistin konusundaki tavrının, kayıtsızlığı dahi mumla aratmasıdır. Açıkça katliam destekçiliği yapmaya başladılar. Öyle ki İsrail vahşetini gizlemek ve Filistin halkının sesini kısmak için her yola başvuruyorlar. Bilhassa sosyal medya şirketleri gemi azıya çekti, adeta militanlaştılar. İsrail'i eleştiren basit bir cümleye bile hemen sansür uygulamayı kendileri için görev addediyorlar. Filistinli şehitlerin fotoğraflarına bile tahammül edemeyip anında yasaklayan, bunu da özgürlük olarak pazarlayan bir dijital faşizmle karşı karşıyayız." diye konuştu.

Heniyye'nin şehadetinin, Batılı ülkelerde düşünce ve ifade hürriyetinin sınırlarını İsrail'in kaprislerinin belirlediğini net bir şekilde gösterdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Her türlü ahlaksızlığı, fuhşiyatı ve terör örgütü destekçiliğini özgürlük parantezine alıp teşvik eden bu şirketler, Filistin halkının şanlı direnişine ve kahraman evlatlarına sanal âlemde açıkça savaş açmıştır. Gelinen noktada, sosyal medya şirketlerinin çıkarlarına dokunan her hususta mafya gibi davrandıklarına bizzat şahit oluyoruz." dedi.

"BİNLERCE İNSANIN HAYATI KARARDI"

Sosyal medya platformlarının daha önce Türkiye ile ilgili meselelerde çifte standart uyguladığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

"Uyarılarımıza rağmen FETÖ'den PKK'sına kadar tüm terör örgütleri bu mecralarda istedikleri gibi at koşturuyorlar. Yine bu platformlarda ülkemizin ortak değerlerine, milletimizin inancına, mukaddesatına alenen hakaret ediyorlar. Suç ve terör şebekeleri bu mecralarda istedikleri propagandayı yapıyorlar. Yalan, provokasyon ve kışkırtma bu platformların en belirgin özelliği hâline geldi. İtibar suikastları sebebiyle şimdiye kadar binlerce insanın hayatı karardı, nice vatandaşımız mağdur oldu. Ama bu şirketler ellerinde her türlü imkân olduğu hâlde mağduriyetlerin önünü kesecek etkili hiçbir adım atmadı. Bu konudaki isteksizlikleri maalesef hâlen devam ediyor. Amerika ve Avrupa'daki kurallara uyma noktasında gösterdikleri özeni, mesele Türkiye olunca, vatandaşlarımızın mağduriyeti olunca, bizdeki katalog suçlarla mücadelede olunca bilinçli bir şekilde maalesef esirgiyorlar. Bu husustaki rahatsızlığımızı daha önce pek çok kez dile getirdik. İlgili kurumlarımız vasıtasıyla diyalog hattı da kurmaya çalıştık. Ancak arzu edilen işbirliğini henüz tam manasıyla tesis edemedik"

F4-E Phantom savaş uçağı 50. yıla özel havalandı F4-E Phantom savaş uçağı 50. yıla özel havalandı

Sosyal medya konusundaki rahatsızlıklarını daha önce pek çok kez dile getirdiklerini ve ilgili kurumlar vasıtasıyla diyalog hattı da kurmaya çalıştıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, buna rağmen arzu edilen işbirliğini henüz tam manasıyla tesis edemediklerini söyledi.

"Burada, şirketlerin tavrı kadar rahatsız edici bir diğer durum, ülkemizdeki muhalefetin kaypak tutumudur." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

"Bakınız Türkiye, egemenlik hakları çerçevesinde bir adım atıyor, bir tedbir uyguluyor ancak şirketlerden önce meselenin önüne arkasına bakmadan 'acaba biz bundan nasıl menfaat sağlarız' diyen muhalefet partileri hemen ayağa kalkıyor. Sosyal medya platformlarının rezilliklerini bir kez olsun eleştirmeyenler, bu platformların sanal âlemde estirdikleri faşizme bir çift laf etmeyenler, bakıyorsunuz nefes nefese klavye ve ekran başına geçip sosyal medya hesaplarından Türkiye'yi Batılılara şikâyet sırasına giriyorlar. Bu platformların ayyuka çıkan sansürcülüğü, bütün bunlar karşısında kâğıttan kaplana dönüşenler, ülkemizi tenkit etme hususunda hemen aslan kesiliyorlar. Kimse kusura bakmasın ama özgürlükleri savunmak böyle olmaz. Bunun adı ifade hürriyetine sahip çıkmak da değildir. Rahmetli Malik El Şahbaz'ın tarifiyle, bunun adı 'ev zenciliği'dir. Batıdan çok Batıcı, İsrail'den çok İsrailci, ezik olduğu kadar fırsatçı da olan bu ev zencilerinin hayattaki tek varlık gayesi sahiplerine şirinlik yapmaktır. Bizim bunlarla işimiz yok. Bugüne kadar ev zencilerini muhatap kabul etmedik, onlara sadece acıyarak baktık. Mücadelemizi onların efendilerine karşı yürüttük. Bugün de kuklalarla vakit harcamıyor, asıl onları oynatan kuklacılara odaklanıyoruz."

"BİZİM KİMSENİN ÖZGÜRLÜĞÜYLE, İŞİYLE, AŞIYLA, TİCARETİYLE BİR SORUNUMUZ YOK"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son haftalarda sosyal medya şirketlerinin bu alandaki tekel konumlarını dünyadaki hak ve özgürlükleri desteklemek için değil, siyaset ve toplum mühendisliği projelerini hayata geçirmek için kullandıklarını bir kez daha gördüklerini vurguladı.

Sosyal medya platformlarının demokrasi ve toplumsal barış için arz ettiği tehlikelere işaret etmenin asla sansürcülük olmadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Asıl sansürcülük, bunlara gözlerini kapamak, şahsi menfaati uğruna bunlara ses çıkarmamaktır. Biz böyle bir tutarsızlığın içinde yer almayacağız. Tabii burada şunun da altını özelikle çizmek istiyorum, hükümet olarak bizim kimsenin özgürlüğüyle, ifade hürriyetiyle, işiyle, aşıyla, ticaretiyle, hayat tarzıyla herhangi bir sorunumuz yok. Bugüne kadar da bu tarz yollara tevessül etmedik. Ne yaptıysak daima hukuk ve demokrasi zemininde yaptık. Şimdi de amacımız Anayasamızın verdiği imkânlar dâhilinde, insanımızın hakkını korumaktır. Türkiye'nin haklı talepleri karşılanır, hassasiyetlerine saygı gösterilirse mesele zaten kendiliğinden hâl yoluna girecektir." diye konuştu.

Kaynak: igf