Ticaret politikalarındaki sert dönüş, Berlin'de müzakereleri hızlandırma yönünde baskı yaratıyor.
"Herkes Harekete Geçmeli"
Saksonya Başbakanı Michael Kretschmer (CDU), Berlin'de yeniden başlayan görüşmeler öncesinde, artık herkesin bir an önce hareket etmesi gerektiğini vurguladı. Saarland Başbakanı Anke Rehlinger (SPD) de mevcut küresel gelişmelerin, “hızla sonuca varmamız gerektiğini çok daha net biçimde ortaya koyduğunu” ifade etti. Özellikle borsa piyasalarında yaşanan sarsıntılar, siyasi karar alıcılar üzerinde ekonomik istikrarı koruma baskısını artırıyor.
Ticaret Savaşından Endişe Duyuluyor
CDU/CSU'nun şansölye adayı Friedrich Merz, ABD'nin tarifelerinin yol açabileceği olası bir "ticaret savaşı" konusunda uyarıda bulundu. Durumu “dramatik” olarak değerlendiren Merz, Almanya’nın ihracata dayalı ekonomik yapısının bu tarz gerilimlerden fazlasıyla etkilenebileceğini belirtti. Geçici Başbakan Olaf Scholz (SPD) ile yapılan değerlendirme toplantısında, taraflar ABD'ye verilecek tepki konusunda fikir birliğine vardı; ancak Merz, yalnızca "hafif" bir tepki verilmesinden yana olduğunu ifade etti. Çünkü karşı tarife hamlelerinin öncelikle Almanya'nın kendi ekonomisini zor durumda bırakabileceği görüşü hakim.
Koalisyon Masasında Ekonomi Ön Planda
Gelişmeler ışığında, CDU lideri Merz, Platform X’te yaptığı açıklamada Almanya’nın uluslararası rekabet gücünü hızla geri kazanması gerektiğini belirtti. Koalisyon görüşmelerinde artık bunun merkezde olması gerektiğini söyleyen Merz, özellikle şirketler ve vatandaşlar için vergi indirimi, bürokraside gözle görülür bir sadeleştirme, enerji maliyetlerinde düşüş ve sosyal güvenlik sistemlerinin finansmanında istikrar sağlanması gibi maddelerin hayata geçirilmesini önerdi.
Siyasi Baskı Artıyor
Hafta sonuna kadar koalisyon görüşmelerinde bir sonuca varılması ihtimali konuşuluyor. Ancak hem iç hem dış gelişmeler, partiler üzerinde karar alma baskısını her geçen gün artırıyor. CDU/CSU ve SPD'nin ekonomik belirsizlik karşısında nasıl bir mutabakata varacağı, sadece Almanya’nın iç politikasını değil, Avrupa'nın genel ekonomik duruşunu da etkileyebilir.