Taraftar tepkilerine ve siyasi baskılara rağmen kulüp, şimdilik sessizliğini koruyor.

Anlaşma sorgulanıyor, Bayern sessiz kalıyor                 
Bayern Münih, “Visit Rwanda” kampanyası kapsamında 2023 yılında başlattığı sponsorluk anlaşmasıyla, Afrika’nın yükselen pazarıyla bağ kurmayı hedeflemişti. Ancak bu anlaşma, Ruanda’nın komşu Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ndeki (DRC) çatışmalara dolaylı müdahil olması nedeniyle kamuoyunda ve kulüp taraftarları arasında büyük tartışmalara yol açtı.

Bayern CEO’su Jan-Christian Dreesen, Şubat ayında yaptığı açıklamada, iki çalışanını Ruanda’ya göndererek durumu yerinde incelettiklerini belirtmişti. Ancak aradan geçen iki ayın ardından, ne kulüpten ne de yöneticilerden herhangi bir açıklama geldi. DW'nin yorum talepleri yanıtsız kaldı.

Ruanda, M23 isyanı ve uluslararası tepkiler
Birleşmiş Milletler raporları, Ruanda'nın DRC’de faaliyet gösteren M23 isyancı grubunu desteklediğini ve bu grubun sivillere yönelik ciddi insan hakları ihlallerine karıştığını ortaya koydu. DR Kongo Dışişleri Bakanı Therese Wagner, doğrudan Bayern’e hitap ederek, “Sponsorunuz bu sefaletten doğrudan sorumlu,” ifadeleriyle çağrıda bulundu.

Alman hükümeti de bu süreçte tavır değiştirerek Mart ayında Ruanda ile olan ikili kalkınma anlaşmalarını kısıtladı ve yeni fonlamayı durdurdu. Almanya, BM Güvenlik Konseyi’nin 2773 sayılı kararı doğrultusunda, Ruanda’nın Kuzey ve Güney Kivu’daki faaliyetlerini resmen kınadı.

Taraftar tepkisi: “Kulüp değerlerine ihanet”
Bayern taraftarları da anlaşmaya sessiz kalmadı. Özellikle Şubat ayında Eintracht Frankfurt maçında açılan, “Ruanda’yı ziyaret edin – Kayıtsız kalan herkes FC Bayern’in değerlerine ihanet eder” pankartı, kulüp yönetimine açık bir mesajdı. Taraftar grupları, kulüp başkanı Herbert Hainer’in “demokrasiye bağlılık” yönündeki açıklamalarıyla sponsorluk kararının çeliştiğini savunuyor.

Alman Bira Endüstrisi Zor Günlerden Geçiyor Alman Bira Endüstrisi Zor Günlerden Geçiyor

Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame’nin %99 oyla yeniden seçilmesi, muhalefetin bastırılması ve ifade özgürlüğünün sınırlı olması da anlaşmanın etik boyutunu sorgulatan diğer unsurlar arasında.

“Soft power” mı, itibar riski mi?
Anlaşmanın Bayern’e yılda yaklaşık 5 milyon avro kazandırdığı belirtiliyor. Ancak kulübün 2022’de Katar’la olan benzer içerikli bir anlaşmayı sona erdirmesi, kamu baskısının bu tür ticari ilişkileri etkileyebileceğini gösteriyor.

Ruanda ise, turizm ve uluslararası imaj kampanyasını kararlılıkla sürdürüyor. Paris Saint-Germain ve Arsenal gibi diğer Avrupa kulüpleriyle de benzer “Visit Rwanda” anlaşmaları yürüten hükümet, Şampiyonlar Ligi gibi küresel platformları görünürlük için kullanıyor. Her ne kadar PSG taraftarlarının 75.000 imzalı dilekçesi bu ay göz ardı edilerek anlaşma yenilense de, tartışmalar giderek büyüyor.

Sonuç: Sessizlik stratejisi sürdürülebilir mi?
Bayern Münih’in mevcut sessizliği, kısa vadede krizi yönetme stratejisi olarak görülebilir. Ancak artan kamuoyu baskısı, hükümetlerin siyasi pozisyonları ve uluslararası medya ilgisi, kulübün bu tavrını sürdürmesini zorlaştırabilir. Hem taraftar değerleri hem de kulübün kurumsal itibarı göz önüne alındığında, Bayern’in önümüzdeki dönemde daha net bir pozisyon almak zorunda kalması muhtemel görünüyor.