Bu gelişmeyle birlikte Avrupa’nın en büyük ekonomisi, yeniden istikrarlı bir hükümete kavuşma yoluna girdi.
“Almanya Yeniden Harekete Geçiyor”
69 yaşındaki Friedrich Merz, anlaşmayı duyururken bunun sadece Almanya için değil, Avrupa Birliği için de güçlü bir mesaj olduğunu belirtti. "Ülkemizi yeniden ön plana çıkarmak için güçlü bir planımız var" diyen Merz, önümüzdeki dönemin Almanya için reform ve yeniden yapılanma süreci olacağını vurguladı.
Koalisyonun resmiyet kazanması için yeni parlamentonun Merz’i şansölye olarak onaylaması gerekiyor, ancak partilerin Meclis'te sahip olduğu 13 sandalyelik çoğunluk göz önüne alındığında bu adımda sorun yaşanması beklenmiyor.
Ekonomik Türbülans Ve Aşırı Sağ Tehdidi
Almanya, Donald Trump döneminde uygulanan ticaret tarifeleri ve küresel ekonomik dalgalanmalar nedeniyle zorlu bir süreçten geçiyor. Aynı zamanda, aşırı sağcı Almanya İçin Alternatif (AfD) partisinin yükselişi de hükümet üzerinde ek baskı unsuru oluşturuyor. Ipsos’un son anketine göre AfD, %25 destekle CDU'nun bir puan önünde yer alıyor.
AfD eş başkanı Alice Weidel, bu gelişmeleri “siyasi değişimin geleceği” olarak yorumladı ve yeni hükümete karşı sert muhalefet sözü verdi.
Öncelik: Göç, Ordu Ve Altyapı Yatırımları
Koalisyon anlaşması, özellikle Almanya’daki seçmenlerin en çok endişe duyduğu konulardan biri olan düzensiz göç konusunda sert önlemler içeriyor. Anlaşmaya göre, sınır kontrolleri artırılacak, göç politikaları sıkılaştırılacak ve iltica sistemi yeniden düzenlenecek.
Aynı zamanda Almanya’nın katı borç kurallarında yapılan reformla birlikte, yeni hükümetin orduya ve ülkenin yaşlanan altyapısına milyarlarca euroluk yatırımlar yapmasının önü açılıyor. Bu reform, ülkenin hem savunma kapasitesini artırmayı hem de ekonomik büyümeyi desteklemeyi hedefliyor.
Mayıs’ta İş Başı
Friedrich Merz, koalisyon protokolünün ilgili partiler tarafından kısa süre içinde onaylanacağından emin olduğunu ve Mayıs ayı başında yeni hükümetin göreve başlayacağını açıkladı.
Bu gelişmelerle birlikte Almanya, sadece kendi içinde değil, AB’nin genelinde de istikrar arayan gözlerin çevrildiği bir merkez haline gelmeye hazırlanıyor. Yeni dönemin, ekonomik toparlanma, sosyal düzen ve Avrupa’daki güç dengeleri açısından kritik bir rol oynaması bekleniyor.
