Henüz herhangi bir cezai mahkumiyet bulunmamasına rağmen, Berlinli yetkililer bu kişilerin Almanya'dan gönderilmesi yönünde harekete geçti. Gelişmeler, ifade özgürlüğü, barışçıl protesto hakkı ve yabancı uyrukluların hukuki güvenceleri konusunda tartışmaları yeniden alevlendirdi.
Berlin Senatosu: Göçmenlik Statüsü Sonlandırıldı
Berlin Senatosu İçişleri Dairesi, söz konusu kişilerin Almanya’daki yasal ikamet statülerinin sona erdirildiğini doğruladı. Kararın, 17 Ekim 2024 tarihinde Freie Universität Berlin’de yaşandığı iddia edilen olaylarla bağlantılı olarak alındığı açıklandı. O gün, maskeli bir grubun şiddet kullanarak üniversite binasına girdiği, içeride mala zarar verdiği ve duvarlara "Nehirden denize, Filistin özgür olacak" gibi sloganlar yazdığı belirtildi. Berlin İçişleri Dairesi, olayda kullanılan kırmızı üçgen sembolünün Hamas ile ilişkilendirilerek yasaklı bir simge olarak değerlendirildiğini ifade etti.
Sınır dışı edilmek istenen üç AB vatandaşı, Almanya’da geçerli olan serbest dolaşım haklarından mahrum bırakıldı. Konuyla ilgili açıklama yapan avukat Alexander Gorski, müvekkillerinin hakkında suçlamalar bulunduğunu ancak şu ana dek hiçbirinin mahkum edilmediğini belirtti. Gorski, temsil ettiği kişilerle ilgili ceza dosyalarına henüz erişim sağlayamadığını da sözlerine ekledi.
Gösterilere Katılım ve Hukuki Tartışmalar
Söz konusu dört kişinin, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırılarının ardından düzenlenen Filistin yanlısı gösterilere katıldıkları da iddialar arasında yer alıyor. Göstericiler, Gazze'de yaşanan sivil kayıplara dikkat çekmeyi ve İsrail’in askeri operasyonlarını protesto etmeyi amaçladıklarını ifade ediyor. Ancak Alman güvenlik güçlerinin bu protestolara yaklaşımı, orantısız müdahale ve ifade özgürlüğünün sınırlandırılması yönündeki eleştirileri beraberinde getirdi.
Aktivist Yasmeen Daher, Tageszeitung’a verdiği röportajda, Alman medyasının tüm göstericileri sistematik biçimde antisemitist olarak yaftaladığını söyledi. Uluslararası Af Örgütü de benzer şekilde, “Nehirden denize” sloganının ve kırmızı üçgen sembolünün suç unsuru sayılmasının aşırı bir yaklaşım olduğunu vurgulayarak bu ifadelerin Hamas ile doğrudan bağlantılı olmadığını savundu.
Siyasi ve Toplumsal Yansımalar
Alman yetkililer ise uygulamalarını, “İsrail karşıtı antisemitizmin” önlenmesi amacıyla gerçekleştirdiklerini savunuyor. Berlin İçişleri Senatörü Iris Spranger, şiddet eğilimli küçük bir aktivist grubun daha da radikalleşme riski taşıdığını öne sürdü. Freie Universität yönetimi ise 17 Ekim’deki olaylara ilişkin açıklamasında, protestocuların şiddet eğilimli davrandığını, üniversite çalışanlarına fiziksel saldırıda bulunarak sözlü tehditler savurduğunu iddia etti.
Tüm bu gelişmeler, Almanya’da protesto hakkının sınırları, göçmen statüsündeki bireylerin hukuki güvenceleri ve ifade özgürlüğü konularında kamuoyunun ve hukuk çevrelerinin dikkatini bir kez daha bu olaylara çevirdi. Sınır dışı sürecinin nasıl sonuçlanacağı, yalnızca bireysel kaderler açısından değil, Almanya’daki ifade özgürlüğü standartlarının geleceği bakımından da önemli bir örnek teşkil edecek.