Henüz hükümet kurulmadan, CDU lideri ve muhtemel Şansölye Friedrich Merz, seçmenin güvenini kaybetmeye başladı.

AfD’nin Yükselişi: Popülizmin Avantajı

Son genel seçimlerde CDU/CSU, %29 oyla birinci olurken, AfD %21 ile güçlü bir ikinci parti konumuna yerleşmişti. Ancak infratest dimap tarafından yapılan son ankete göre, bu denge hızla değişiyor. CDU/CSU’nun oy oranı %26’ya gerilerken, AfD %24 ile tarihindeki en yüksek seviyeye ulaştı. Bu tablo, Almanya’da seçmen memnuniyetsizliğinin radikal söylemlerle şekillenen popülist hareketleri beslediğini ortaya koyuyor.

AfD’nin yükselişi, özellikle merkez partilerin iç politika konularında gösterdiği tutarsızlıklarla ilişkili. Seçmenlerin önemli bir kısmı, siyasi elitlerin vaatlerinden hızla geri adım atmasından duyduğu hayal kırıklığını açıkça dile getiriyor.

Merz'in Borç Freninden U-Dönüşü ve Güven Erozyonu

Friedrich Merz’in popülaritesinin düşmesinin başlıca nedenlerinden biri, borç politikalarındaki keskin U dönüşü. Seçimlerden önce yeni borçlanmaya karşı duran Merz, seçim sonrası “borç freni”ni gevşeterek 500 milyar avro civarında savunma ve altyapı harcaması için kredi açılmasına önayak oldu. Bu manevra, özellikle CDU/CSU tabanında bile güven kaybına yol açtı. Katılımcıların %70’i Merz’in performansından memnun olmadığını belirtti.

Bununla birlikte, anket katılımcılarının büyük kısmı devlet harcamalarının eğitim kurumlarına ve ulaşım altyapısına yönlendirilmesini talep ediyor. Bu da, seçmenin yüksek borçlanmaya prensipte karşı olmadığını, ancak harcamaların önceliklendirilmesi gerektiğini düşündüğünü gösteriyor.

Hükümet Kurma Süreci: Belirsizlikler Sürüyor

Şubat sonunda yapılan seçimlerin ardından hükümet kurma süreci beklendiği kadar hızlı ilerlemiyor. CDU/CSU ve SPD arasında süren koalisyon görüşmeleri hâlâ sonuç vermedi. Görüşmelerin kapalı kapılar ardında yapılmasına rağmen, emlak vergisi gibi yeni öneriler ve sığınma prosedürlerinin üçüncü ülkelere taşınması gibi tartışmalı konular kamuoyuna yansımaya başladı.

Anket katılımcılarının çoğunluğu, uzlaşmanın ilkesel duruşlardan daha önemli olduğunu düşünüyor. Bu tutum, seçmenin pragmatik çözümlere daha sıcak baktığını gösteriyor.

Seçmenlerin %50’si kurumlar vergisinin düşürülmesini, %50’si ise otoyollarda hız sınırı getirilmesini destekliyor. Ancak emeklilik yaşının 67’nin üzerine çıkarılması %85 oranında reddediliyor. Askıya alınmış olan zorunlu askerlik hizmetinin yeniden getirilmesi ise büyük ölçüde destek bulmuyor.

Dış Politika: Rusya ve ABD Gölgesinde Endişe

Anket, Almanya halkının dış politikada da ciddi endişeler taşıdığını gösteriyor. Katılımcıların üçte ikisi, Rusya’nın Avrupa’daki diğer ülkelere saldırabileceğinden korkuyor. Aynı zamanda, %80’i NATO'nun ABD korumasına artık güvenilemeyeceğini düşünüyor.

Bu güvensizlik, ABD’nin ticaret politikalarındaki sertleşmeyle de bağlantılı. Donald Trump’ın yürürlüğe koymayı planladığı %20’lik ithalat tarifeleri Almanya’da ciddi ekonomik kaygılara yol açıyor. Katılımcıların %70’i, bu adımlara karşılık olarak Avrupa’nın ABD ürünlerine ek vergi getirmesini istiyor. Ifo Enstitüsü’ne göre bu yeni ticaret gerilimleri, Almanya’nın 2025 ekonomik büyümesini %0,3 oranında aşağı çekebilir.

Özbekistan ve Almanya Arasında İşgücü Göçü İçin Stratejik Mutabakat Özbekistan ve Almanya Arasında İşgücü Göçü İçin Stratejik Mutabakat

Almanya’da Siyasi Manzara Kırılganlaşıyor

Almanya’da halkın giderek daha fazla bölündüğü, merkez siyasetin güven kaybettiği ve aşırı sağın güçlendiği bir dönem yaşanıyor. Friedrich Merz’in ekonomik U dönüşü, seçmenin güvenini zedelerken, AfD’nin yükselişi sistem içi çözümlerin sorgulandığını gösteriyor. Tüm bu gelişmeler, Almanya’nın sadece hükümet kurma süreci değil, demokrasiye olan güven açısından da kritik bir sınavdan geçtiğini ortaya koyuyor.