Federal Göç ve Mülteciler Ofisi (BAMF), bu kararı doğrularken, gerekçe olarak yeni hükümetin göç önceliklerine hazırlanma sürecini gösterdi. Karar, CDU ve SPD arasında süren koalisyon görüşmeleri sırasında alındı.
Bu Durumdan Kimler Etkileniyor?
Program, özellikle korumaya muhtaç mültecilere odaklanıyor: ağır travmalar yaşayan çocuklar, işkence mağdurları ya da acil tıbbi tedaviye ihtiyaç duyan kişiler gibi. Bu kişiler genellikle ilk vardıkları ülkelerde kalamayacak durumda oldukları için ikinci bir ülkeye, yani Almanya gibi daha istikrarlı bir ülkeye yönlendiriliyorlardı.
2012’den bu yana program kapsamında ortalama yılda 5.000 mülteci Almanya tarafından kabul edildi. Bu rakam Almanya’yı ABD ve Kanada’dan sonra en çok mülteci kabul eden üçüncü ülke konumuna getiriyor. Mültecilerin çoğunluğu Suriye, Irak, Yemen, Sudan ve Eritre gibi çatışma bölgelerinden geliyor.
Konunun Geleceği Belirsiz
UNHCR Almanya sözcüsü Chris Melzer, kararın koalisyon görüşmeleri tamamlandıktan sonra yeniden gözden geçirileceğini ve yeni içişleri bakanının atanmasıyla birlikte sürecin devam edeceğini umduklarını belirtti.
Ancak, hazırlanan koalisyon taslaklarında Afganistan gibi belirli ülkelerden gelenler için uygulanan özel programların kapatılması planlanıyor. Bu da Almanya’nın gelecekte göç politikasında insani kaygılardan çok iş gücü piyasası ihtiyaçlarına odaklanacağının sinyali olarak değerlendiriliyor.
Siyasi Zemin Sertleşiyor
Muhtemel yeni Başbakan Friedrich Merz (CDU), göç ve güvenlik temalarını kampanyasının merkezine koydu. Göç ile suç arasındaki ilişkiyi sorgulayan açıklamaları ve katı göç politikaları önerileri, aşırı sağ seçmene göz kırptığı yönünde eleştirilere neden oldu. Merz ayrıca, Almanya İçin Alternatif (AfD) partisine karşı kurulan “siyasi güvenlik duvarını” zayıflatmakla da suçlanıyor.
UNHCR yetkilileri, sürecin yeniden başlayacağı konusunda umutlu olsa da, Donald Trump dönemindeki ABD deneyimini hatırlatarak uyarıda bulunuyor. Trump yönetimi, yerleştirme programını iptal etmiş ve mahkeme kararlarına rağmen bu uygulamayı sürdürmüştü.
Almanya’da ise sürecin tamamen rafa kaldırılacağına dair kesin bir karar bulunmamakla birlikte, önceliklerin değiştiği ve insani göç programlarının yerini ekonomik odaklı göç politikalarına bırakacağı yönünde güçlü işaretler mevcut.