Almanya

AfD ile Mücadelede Stratejik İşbirliği Arayışı

CDU/CSU, aşırı sağcı AfD'nin meclis içindeki etkisini sınırlamak için SPD ile birlikte hareket etme çağrısında bulundu.

Birlik Grubu’nun Meclis Grup Yöneticisi Thorsten Frei, anayasal haklar çerçevesinde ama net siyasi duruşla hareket edilmesi gerektiğini vurguladı.

Meclis’te ortak tutum ihtiyacı doğdu
Almanya’da 2025 seçimlerinin ardından şekillenen yeni siyasal dengeler, Federal Meclis’te (Bundestag) aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin konumunu yeniden tartışmaya açtı. CDU/CSU (Birlik) partisi, SPD ile birlikte ortak bir strateji geliştirerek mecliste AfD'nin siyasi manevra alanını sınırlamak istiyor. Birlik Meclis Grup Yöneticisi Thorsten Frei, Berlin’de yaptığı açıklamada, "Bu mesele partisel değil; parlamenter demokrasimizin sağlığı açısından SPD ile ortak bir çizgi yakalamamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.

AfD’nin meşruiyeti değil, temsil gücü sorgulanıyor
Frei, söz konusu girişimlerin AfD’yi siyasi bir aktör olarak dışlama amacı taşımadığını özellikle vurguladı. “Bu tartışmalar AfD’yi bir parti olarak sınıflandırmak ya da dışlamak için yapılmıyor. Ancak demokratik kurumlar içinde nasıl yer alacakları, hukuki çerçeveler içinde sorgulanabilir,” dedi. Frei, AfD’nin politikaları ve söylemlerinin toplumda kutuplaşmayı artırdığına ve bu nedenle demokratik değerleri zayıflatma riski taşıdığına dikkat çekti.

Başkan yardımcılığı tartışması sürüyor
AfD’nin Meclis Başkan Yardımcılığı için aday göstermesi de yeniden gündemde. Frei, her meclis grubunun bu hakkı teorik olarak taşıdığını kabul etmekle birlikte, “Bu görev için sadece aday göstermek yetmez, seçilmek için meclis çoğunluğunun onayı gerekir,” dedi. AfD'nin adayının, geçtiğimiz kurucu oturumda defalarca yapılan oylamalarda seçilememesine işaret eden Frei, benzer bir sonucun gelecekteki seçimlerde de yaşanacağını öngördüğünü belirtti.

Demokratik denge ve anayasal sınırlar
Frei'nin açıklamaları, meclisteki siyasi güçlerin AfD'nin yükselen etkisine karşı daha koordineli ve demokratik reflekslerle hareket etmesi gerektiğini ortaya koyuyor. SPD ile olası işbirliği, meclis içi dengeleri yeniden şekillendirebilir. Ancak bu sürecin, demokratik temsil hakkı ve anayasal özgürlüklerle çelişmeden yürütülmesi gerektiği de her iki parti açısından hassas bir denge noktası olarak görülüyor.